Bir çocuk öldüğünde her şey susar, tüm kelimeler biter, dünya durur, simsiyahtır her yer, gözlerinize yürüyen su taş olur, yüreğinize oturur ve ağırlığıyla sizi çeker bir kuyunun dibine. Peki bir çocuk doktoru; bir çocuk öldüğünde ne yapar sizce, alışmış mıdır artık, kanıksamış mıdır, önemsemez mi? Birileri öyle sanabilir ama hiç öyle değildir. Ağır hastalarla uğraşan çocuk doktoru, her ölen çocukla ölür, bir daha ölür. Sonra şifa bekleyen bir başka çocukla yeniden doğar, doğmak zorundadır. Her ölüm ruhunda bir tortu bırakır, mümkünü yok kazıyamazsınız yürekten. Yıllar geçtikçe yaşadığı dramın daha da ayrımına varır. Ne yapmıştır o? Hangi amaçla yola çıkmış, kendisini nerede bulmuştur. Çocukları çok sevdiği için çocuk doktoru olmuştur, amacı onların neşelerine ortak olmaktır. Evet, doktor çocukları iyileştirir çoğu kez, bu onu da çocukları da neşelendirir doğrudur, ama çocukların acılarına ortak olur çoğu kez, bazen de kısmetine bir çocuğun ölümüne tanıklık etmek düşer. Çocukları çokça seven, bu acıya daha da zor katlanır, bu nedenle direnir çocukla birlikte ölüme, çırpınır onunla birlikte geceler boyu, kalbi durduğunda tekrar çalışana dek kendi nabzı da atmaz, nefes alamaz ise çocuk doktoru da nefesini tutar. Öldüğünde çocuk, aile ile birlikte o da ağlar, bazen gözyaşını içine akıtır bazen hıçkırarak ağlar. Yıllar geçse de bu değişmez.
Ne kadar anlamsızdır günlük çekişmeler ve iktidar kavgaları bir çocuk ölüsünün yanında iken. İçi boş laflar eden, egosu şişkinler ne kadar gülünçtür, bir çocuğu yaşatmak için çırpınırken. Kifayetsiz muhterisler resmi geçit yaparken bu dünyada, ölüme karşı kafi derecede karşı duramamak üzer, işini iyi bilse de o doktoru. Değerinin iyi bilinmemesi umurunda değildir ki doktorun, bir çocukla birlikte sabahlarken; komadan çıkması ve tekrar dondurma istemesidir tek dileği.
Ölü çocuklar, abuk sabuk işler yapan ezük büzük insan müsveddelerini gördüklerinde şöyle bir bakarlar ve bu mu adalet derler bu mu? Ben burada yatarken beyaz kefen içinde, sen orada peşindesin daha çok paranın. Çok para, çok çocuk yaşamı değil oysa bu dünyada. Çok para, çok silah demek; çok para çok gösteriş demek; çok para dünyayı daha çok kirletmek demektir. Senin çok paran beni de senin çocuklarını da öldürüyor. Ben ölürken kötü beslendiğim için; sen, çocuklarını öldürüyorsun çok yedirerek. Ben sokakta soğuktan hastalanıyorum; senin paran, hareketsiz bilgisayar ve televizyon karşısında hasta ediyor senin çocuklarını. Bir çocuğu daha iyi yaşatmak ama yalnızca kendi çocuğunu değil tanımadığı çocukları da daha iyi yaşatmak neden istemez insanoğlu. Çocukların; güler yüzlü bir okula gitmesini sağlamak, test çözmek dışında amaçları olan bir eğitim verilmesi, oyuna doyması, aklını birlerine teslim etmeyi değil de aklını kullanmayı öğrenmesi, karnının çerçöple değil değerli besinlerle dolması çok mu zordur. Dünyanın hakimleri sizler, çocukları göremezsiniz görseniz de önemsemezsiniz, önemseseniz de yalnızca kendi çocuklarını önemsersiniz.
Mümkün olsaydı eğer her bir ölü çocuğun kalbini, içindeki duygularla birlikte egosu şişkin bir yetişkine aktarmak; mümkün olsaydı egosunun içini doldurmak merhamet ve sağduyu ile belki değişirdi dünya. Mümkün olsaydı eğer hastane odasında ölümle pençeleşen her çocuğun yerine, bir adet zalimi koymak, belki dünya güzelleşirdi.
Mümkün değil bu söylediklerim! İşte bu nedenle çocuklar ölmeye, dünya daha kötüye gitmeye devam eder. Çocuk doktorları mı, onlar da yüreklerinde her gün biraz daha ağırlaşan ve çoğalan taşlarla yaşamaya katlanırlar.
Prof.Dr. Sema Akman